Eş şikayetlerinin havada uçuştuğu geniş bir muhabbet ortamında, eşini daha yeni kaybetmiş arkadaşımız, kadınları susturup;
"Şikayet ettiğiniz eşleriniz çocuklarınızın başında diye şükredin. Çocuklarım her bayram geldiğinde babalarını hatırlayacaklar diye yüreğim ağzıma geliyor. Olur da sorduklarında cevap veremeden ağlarım diye.
Hatta geçen bayram keşke babamın mezarını açıp ta görebilseydik dediklerinde ben mahvoldum. Arkadaşlar siz böyle derseniz ben ne yapayım."dedi.
Utanmaktan daha eğilen başlar yerden kalkmamışken diğer arkadaş söze atıldı.
Sus Hatice! Senin en azından çocuklarına anlatacağın onurlu bir baba profilin var. Rol model olacak, yaşarken gururla göğüslerini gerip; şerefle yaşamış, kimseye muhtaç etmemiş, şehit olmuş bir babamız var" diyebilecekler.
"Peki ya ben?" diyerek yaşadıklarını anlatmaya başladı.
-Keşke benimde kocam ölseydi de arkasından, hayırla yad edebilseydim.
19 yaşındaydım, akrabama babam tarafından zorla verildiğim de. Köyden çıkınca mutlu olurum tesellisiyle sindirip kabullenmiştim.
Evim olacak, yuvam olacak diyerek kıt kanaat geçime katlanıyordum.
Ama bendeki tutumu farklı algılayıp nasıl olsa kadın evini tutuyor. Bende keyfime bakayım kanaatine varmış olmalı ki kocam, en dar zamanlarımızda kumar oynamaya başladı. Ne yaptıysam vazgeçiremedim.
Ailemin destek çıkmasını bile istismar edip, borçla harçla kumar oynamaya devam etti.
Ve beni kumar borçları için çevremden yardım almaya zorladı.
-Hep düşündüm ele güne muhtaçsam, eşim bizi koruyup geçimimizi sağlamıyorsa neden evliyim. Tek nedeni vardı, "iki küçük kızım babasız büyümesin düşüncesiydi". Birde ekonomik hiçbir dayanağımın olmaması.
Ta ki bir gün kumar arkadaşıyla eve gelene kadar.
Eşim, üzerimi değişeyim diyerek hızlıca odaya gitti, ben de apar topar toplanıp peşine giderken arkadaşı beni durdurup;
" Bak bacım kocanla kumar oynadık ve kumarı büyük bir borçla kaybetti. Verecek bir şey bulamayınca seni teklif etti.
Namuslu bir olduğunu biliyorum. Bende sırf seni uyarmak için kocanın peşine takılıp geldim. Kocan güvenilir biri değil. Aklın varsa git babanın evine sığın bugün olmasa bile başka birgün diğer borçluları kapına dayatıp getirir. Senin ve çocukların için artık her şey çok geç olur. Benden sana ağabeyi tavsiyesi."
Artık bu olay benim için son nokta oldu. Aynı akşam ailemin yanına gidip boşanma işlemlerini başlattım. Allah tan, korkak bir insandı da boşanırken başıma bela olmadı.
Ve ben iki kız çocuğumun onurlu yaşayabilmesi için bıkmadan usanmadan çalıştım ve çocuklarımı okuttum.
Babasız da aile olunabileceğini, birlikte her şeyi başarabileceğimizi ve en önemlisi onurlu olmanın en büyük zenginlik olduğunu çocuklarıma aşıladım.
Şimdi büyük kızım üniversiteyi kazandı. Kendi ayakları üzerinde durup kimseye muhtaç olmadan hayatını ve onurunu koruyabilecek. Tek üzüntüm arkalarına baktıklarında gurur duyacakları bir babanın olmayışı.
Şimdi siz bayanlar! Hayırla yad edeceğiniz şerefli, onurunuzu koruyan ve kimseye yüz suyunuzu döktürmeden geçiminizi sağlayan bir eşiniz varsa, küçük problemleri çok büyükmüş gibi göstermeyin. Gelip çoluk çocuğunuzun yanında babalarını kötülemeyin.
Çünkü bu problemler aile birlikteliğinizi bozmakla kalmaz; haksız yere babanın çocuğunuzun gözünden düşmesine neden olur.
Bu konuşma üzerine söylenecek hiç bir söz kalmadı. Dar pencerelerden bakıp hayatı biz kendimize dar ettiğimizi fark ettirdi.
Gülhanım Polat
Düzceli onurlu dostuma selam olsun
Yorumlar
Yorum Gönder