Ana içeriğe atla

Beni neden öldürüyorsun Anne?

Beni neden öldürüyorsun Anne?

Yüzümden hiç eksik olmayan, tebessüm için mi anne?
 İnsanları kandıramayacak kadar, iyi niyetli olduğum için mi?
Doğaya, hayvanlara zarar veremeyecek kadar, merhametli olduğum için mi?
Gösterilen en küçük bir ilgiye, dünya dolusu sevgi gösterdiğim için mi?
Seni huzur evine bırakamayacak kadar sevdiğim için mi?
Mutluluk kaynağım, güvendiğim yegane el olduğun için mi?
Yoksa sizden  +1 değerle yüksek olduğum için mi?
Söylesene Anne; 

Ölmeyi hak etmek için ben ne yaptım?


 Evet,çocuk bekleyen annelerin en zorlu sınavlarından biri  2 li,3 lü, 4 lü testler. Bu testlerde duyulmak istenmeyen ise Down sendromu riski. Uzun zamandır araştırıp duruyorum.Peki rutin taramaların içeriğindeki risk ne anlama geliyor?
Tıp laboratuvarlarının bilgi sayfasından ulaştığım açıklama gayet net!
Down’s Sendromu İçin Tarama-Pozitif Sonucu Ne Anlama Gelir?
Tarama-pozitif sonucu Down’s Sendromlu bir bebek sahibi olma bakımından yüksek risk grubu içerisinde olduğunuz anlamına gelir. Yüksek risk grubundaysanız, size "TANI" amaçlı amniyosentez ve ya büyük ihtimalle koryonik villüs örneklemesi (CVS) önerilecektir.
Down’s Sendromu riski 200’de 1 ve üzerindeyse sonuç tarama-pozitiftir. Tarama yapılan yaklaşık her 20 kadından biri bu gurubun içinde yer alır.
Tarama-pozitif sonucu alan çoğu kadının bebeği Down’s Sendrom’lu değildir. Örneğin, Down’s Sendromu sonucu tarama-pozitif olan 20 kadından yalnızca bir tanesinin bebeği Down’s Sendrom’ludur.
Tarama-Negatif Sonucu Ne Anlama Gelir?
Eğer dörtlü test sonucunda Down’s Sendromu riski 200’de 1’in altındaysa, ya da AFP seviyesi ikinin altında ve gebelik evrenizin normal seviyesinin yarım katıysa, sonuç tarama-negatif’tir ve tanı amaçlı testler genellikle önerilmez.
Tarama-negatif sonucu Down’s Sendromlu ya da açık nöral tüp defektli bebek sahibi olmanızın az olduğu anlamına gelse de, bu anomalilerden birinin mevcut olması olasılığını tamamen yok sayamaz.

 Güvendiğim uzman doktorlardan aldığım  bilgiler doğrultusunda, şu sonuçları çıkarmak yanlış olmaz diye düşünüyorum.
  1.  Taramalar "TEDAVİ" değil, tamamen "TANI" amaçlıdır.
  2. Pozitif sonuçta ki yanılma oranları çok fazla. Bu küçük olasılık bile anne-bebek ilişkisine zarar verecek  kadar büyük bir yıkıntı nedeni. 
  3. Tanın pozitif çıkması, doğum öncesi ve sonrasındaki herhangi bir tedaviyi kapsamıyor.
  4. Amniyo sıvı alımı başlı başına bir stres kaynağı. Getirdiği diğer riskleri söylemiyorum bile. Hedeflenen tek şey ise, TANI.
  5. Pozitif'in  yanı sıra, negatif durumda da yanılma olasılığı devam ediyor. Tek fark; çocuk doğana kadar anne mutlu, çocuksa huzurlu oluyor. Olasılıklara değil; birbirlerine adapte oluyorlar.
  Beni ürküten ise "Çocuğunuz yüksek ihtimalle DOWN SENDROM'lu doğacak. (titiz seçilmiş kelimeler ve Hipokrat'ın verdiği icazetle) gebeliğe son verme hakkınız var."
  Bu son cümle deki "nazik tıbbi vahşet" hakkı, annenin ruhuna saplanmış bir hançerdir.

Bütün bunlar, bizden sadece +1 kromozom değer farkına sahip bir bebeği (olasılıkla dahi olsa) istiyor veya istemiyor olmamız.


   Peki bu olasılık, onu güvendiği, bağlandığı bebeği, sığındığı annesinin rahminden(Arapça da RAHİM  kelimesi merhamet anlamına gelir) parçalayıp almayı meşrulaştırıyor mu?
    Peki sağlıklı dünyaya getireceğinizi düşündüğünüz bebeğiniz, engelli olarak doğmuşsa onu da katletme hakkımız var mı?
   İyi bir hamilelik ve sağlıklı bir doğum geçirdiniz. Fakat sonraki yıllarda, çocuğunuzun bir sakatlık durumu oldu. Onun yaşamını sonlandırmayı da düşünür müydünüz?
   Son iki sorunun cevabı asla diyenler için soruyorum, anne karnındakiyle bunların farkı ne?
Bize yük olması, hayatını sevmemesi,  gibi düşüncelere katılmıyorum.
Anne ve babalarına, uyuşturucu,alkol,itaatsizlik gibi sorunlarla ömür boyu yük olan  çocuklar,
ince hesap yapan zeki-seri katiller,
kaslarına tezat beyinleriyle, zayıfları ezerek geçinen zorbalar,
milletin emeğinin üstüne konan akıl küpü dolandırıcılar,
çalarak çırparak kazanan çevik bedenliler....
topluma yük daha nice sağlıklılar.
Dikkat edin! Bunların hiç birisinde Down sendromu görülmemiştir. Sorun her ikisin de de eğitim. Peki bu ayrımcılık niye?
Diğerleri sadece sağlıklı diye mi yaşama hakları var?
Bir insanın sağlıksız ya da sana göre eksik olması öldürülme hakkı verir mi?
  Anlamadığım, Daha doğmadan; kendini tanıtıp  sevdirmeye bile fırsatı verilmeyen bu savunmasız yavruyu ,+1 ihtimal için annesinden kopartan, (soğuk tıbbi terimlerle açıklanamayacak kadar vahşi) bu prosedür; Nasıl insani görünür?

   Asıl vahşi olan ise bu tercihi tonlarca duygu ve sorumluluk karmaşası altında ezilen annenin tercihi gibi göstermek.

   Hiç bir anne o kadar zahmetini çektiği çocuğunun elinden alınmasını istemez. Fakat güvenmiş olduğu kurumlar, sorumluluğu paylaşması gereken aile ve toplum bireylerinin annenin bilincine uyguladığı baskı; kendi sorumluklarını üstlerinden atma gayretinden başka bir şey değildir. Bu kabaca suçu, en zayıfa atmaktır.

   Yazının uzunluğundan ötürü sizden özür dilerim. Fakat bahsettiğim hayatlar, anlık kararlarla dünya yüzü göremiyorlar.            Maalesef bunun gibi hassas- vicdani kararlar yerine verilen, akli-mantıki kararlarla, dünyamız vahşet yerine dönüştü.  Anlık karar vermeden önce kendimize zaman tanıyalım.


GÜLHANIM POLAT
gucaliskan@hotmai.com

                             

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir annenin itirafı

“Ailenin tek çocuğuydum, yaklaşık beş  yaşlarındaydım. Annem hem geçimi, hem de ev yükünü yüklenmiş biriydi”  diye başladı arkadaşım söze.     Tek  istediğim çocuklarıma mahremiyet eğitimi verirken, okuduğum kitapların yanı sıra, tecrübeli insanların tavsiyelerini almaktı. Aslında o konuşmaya başlayana kadar fazla da ciddiye almamıştım. Hani her konuya özen gösteriyorum ya bu da eksik kalmasın,  cinsinden bir araştırmaydı sadece. Sözlerine devam ederken açıkçası böyle bir itirafı beklemiyordum. Sanki sormam, içini dökmesi için bahane oldu.    Ve devam etti kaldığı yerden ;   babamın da annemin de en büyük sorunu, karnımızı doyurmaktı. Hakikaten ellerinden geleni yapıyorlardı. Hatta biraz abartmışlardı ki erken yaşlarda obeziteyle karşılaştım.   Onlar çalıştıkça bende hırslanıp okuyacağım, çok iyi yerlere geleceğim diye erken yaşlarda kolları sıvamaya başladım. Yaşım ilerledikçe okul birinciliklerim, şiir ve k...

Bilimsel olarak Nazar nedir?

  Hayatımızda en fazla kullandığımız kelimelerden biridir, nazar.   Yeni ev, yeni iş, iyi bir tahsil, güzel-yakışıklı bir eş,  güzel bir çocuk.   Bunlara sahip olmak, nazar kavramını kullanmamız için fazlasıyla yeterli.  Bilimsel kısmını küçük bir alıntıyla açıklayalım.  Nazar Nedir? Nazar halk dilinde göz değmesi, göz yakması, göz çekimi, göz istemi ve göz ışıması olarak bilinir. Arapça nazar'a isabetül ayin denilir. Nazar; bilimsel olarak, gözdeki retina kısmında bulunan ftoreseptör sinirlerinin kasılması sonucu açığa çıkan negatif ve pozitif göz akım ışınım akımına denir. İspatlanmış haliyle Nazarın 3 türlü, Alfa(sarsıcı) Beta (kırıcı,yıkıcı)  ve Gama (yakıcı) ışınları olarak, ışınım etkisi vardır. (Konumuzu ilgilendiren. Halk arasında yoğun görülen, Alfa (sarsıcı) ışını.) Nasıl oluşur? Nazarın oluşa gelmesi için nazarı vuran kişinin, nazara gelecek kişiye negatif ışın göndermesi.  Bu bilinçsiz olarak gerçekleşen bir durumdu...

Üzüm sirkesi

Elma sirkesini anlatıp ta üzümü geçmek olmaz  Kan yapıcı ve bağışıklık kuvvetlendirici olduğundan diyicem ama... gerçek neden komşumun annesinin ilaçsız temiz bahçesinden ikram ettiği siyah üzümü sirkeyle değerlendirmek istemem😊. Özellikle taze ve diri olanları yedikten sonra yumuşamaya yüz tutmuşları sirkeyle değerlendirmek hem israfın önüne geçiyor hemde geri dönüşümün mucizevi şifasından faydalanmış oluyorsunuz.    Fark ettim de mucize kelimesini çok sık kullanmaya başladım. Oysaki  hayatımda sürekli monotonluktan dem vururum.  Günlük rutin koşuşturmaları hızla yaptığımdan bu detayı kaçırmış olmalıyım ne büyük  bir kayıp... Meyvesinden çöpüne,  bedene uyumundan aldığın neticeye kadar mucizelerle donatılmışız ve bunu ancak birilerine yazarken fark ediyorum. Anlaşılan monoton olan hayat değil algı ve bakışlarımmış. Şahsen çok utandım .  Bu kısa iç hesaplaşmadan sonra gelelim üzüm sirkesi tarifimize. Ön hazırlıklar ve tüm aşamalar ...