Kızınızla övünmek istiyorsanız; ona, güzelliğin saç, göz, fizik düzgünlüğüyle değil; ruh ve kişiliğin düzgünlüğüyle olduğunu öğretin.
Öğretin dünyanın kendi etrafında dönmediğini.
Öğrensin bir bütünlük içinde yardımlaşmanın nasıl huzurun verdiğini.
Kendilerine güveni artsın diye, saygısız davranışları normal karşılamayın. Hoşgörüyü, erdemi öğretin.
Masum sevimliliklerinin yerine, 30 yaş kadın hallerini takınmalarına sevinmeyin.
Babasına laf yetiştirmesini desteklemeyin. Yanında sürekli teşekkür edin.
Onun geçimi için yorgun düşen babasına, minnet duyması gerektiğini öğrensin.
Edep güzeldir, kibirli prenseslere değil; edebiyle saygı kazanan, hanımefendilere özendirin.
Öğretmenine saygıyı öğretin, bir harfe kırk yıl köle olunduğunu öğrensin.
Eve gelen misafirlere nasıl davranması gerektiğini öğretin, ikram etmeyi öğrensin.
Büyüklerin yanında oturup kalkmasını, hürmeti öğrensin.
Eline tablet-telefon yerine; el işi tutturun, motor kabiliyetleri gelişsin, sanatı öğrensin.
Üretmenin keyfine varsın.
Pişirirken yemeklerin tadına, tuzuna baktırın, damak zevkleri gelişsin.
Yedirmenin, yemekten daha lezzetli olduğunu öğrensin.
Koku hafızaları yüksektir. Sentetik kokuları değil; baharatları, toprağı, meyveleri, çiçekleri koklatın, koyunu, keçiyi, yoğurdu, sütü... hepsini de geçtim sizi koklasın.
Yedi farkı, bilgisayar oyunlarından değil; yalandan doğruyu, iyiden kötüyü, faydadan zararı, tereden maydanozu, turptan şalgamı ayırarak öğrensin.
Kendine yakıştırdığı marka kıyafetiyle öne geçmeyi değil; kendine yakışan davranışlarla öne geçmeyi öğretin.
İnsanlara nasıl bakması gerektiğini öğretin. İbret nazarını öğretin, yaşadığı doğayı öğretin.
Üst ya da alt kavramlarını değil; havayı, suyu, güneşi, dağı, taşı öğretin.
Hiç birinin diğerine üstünlüğünün olmadığını, hepsinin birbirine yardımcı ve tamamlayıcı olduğunu; insanlarında böyle olması gerektiğini öğretin.
Ruhuna zarafeti, yüreğine merhameti, düşüncelerine inceliği öğretin.
Güneşi öğretin; tebessümün etmenin güzelliğini öğrensin.
Yağmuru öğretin; cömertliğin baharı nasıl getirdiğini öğrensin.
Suyu öğretin; berrak ve temiz olunca nasıl hayat verdiğini öğrensin.
Havayı öğretin; bir nefesin, nasıl her şeye bedel olduğunu öğrensin.
Sihri değil; lisanı öğretin, düzgün kullanınca nasıl kapıların kolaylıkla açılacağını öğrensin.
Toprağı öğretin; zengini, fakiri, güzeli, çirkini değil; renk, koku, şekil, vitamin, hacim gibi bir çok farka rağmen nasıl aynı topraktan çıktığını öğrensin.
Yine toprağı öğretin; herkesten sıyrılıp farklı olmak yerine, herkesi kucaklayabilecek bir tevazuyu öğrensin.
Ve yine toprağı öğretin; toprağında kendisi gibi Ana olduğunu öğretin, biraz zahmete katlanıp ekip biçince nasıl mahsul alındığını, boş bırakınca zararlı otların nasıl sardığını öğrensin.
Ve yine yine toprağı öğretin; herkes üstüne basıp geçse de vazgeçilmez olduklarını, içindeki cevherleri kimse görmese de,
kıymetine bir zeval gelmeyeceğini ve her zaman değerli olacağını öğrensin.
(Kızlarıma ithafen...)
Gülhanım Polat
Yorumlar
Yorum Gönder