Bakmayı bilmek gerek. Ama nasıl?
Hayat, çok bilinmeyenli bir denklem gibi. Küçük bir formül hatası, hep yanlış netice verecektir.Tıpkı, kendisini bir bütünün parçası olarak değilde, "sen her şeyin merkezindesin", "her şey senin için var" telkiniyle bilinci ayrıştırıp süper egonun esiri haline getirmesi gibi.
Bir dönem insanların beynine, "sen her şeyden değerlisin", "hiç bir şey senin kadar önemli değil" spotuyla yükselen kişisel gelişim akımı.
Ardından, ruhsuz, bencil, depresif, agresif bireyler türetti.
Halbuki gül yapraktan mıdır. Yaprak gülden midir? gibi ikilemler kadar saçmadır, kişinin kendisini her şeyden ayrı görmesi.
Bir bütündür. Birlikte anlam kazanır. Gül den ayrı bir yaprağında, yapraksız bir gülünde, tek başına hiçbir değeri yoktur.
"Varlık" var dan gelir, birdir.
Sen var, ben var, o var, dağ var ,güneş var, hayvan var, bitki var,sarı benizli, esmer benizli, buğday benizli, beyaz benizli var.
eee bunlar da "Var" var.
Peki hepsinde "Var" varsa, bu neyin kibri?
İşte, toplumumuza yerleştirilen bu sakat öz güven taktiği,
- Canını sıkanı öldürme,
- Benim değilse başkasına da yar etmeme,
- Ben zengin olayım başkasının zararı bana ne.
- Vay başı kapalı yumruk.
- Aman efendim başı açık tekme.
- Ben çeşit çeşit yerim, bir güzelde sergilerim olmayanın canı çekmiş umurumda mı.
- Oğluymuş doğurmasaydı,
- Kızıymış vermeseydi,
Artık birbirimizle konuşamaz olduk.
Hak-hukuk sormak, ne mümkün!
Nezaket- letafet, tdk' nın sözlüğünde kaldı.
İnsani ilişkilerimizi devam ettiremeyecek noktaya geldik....
Çünkü herkes orman kanunlarına göre yaşıyor. Sadece "Ben" diyor başka da bir şey bilmiyor.
Bu da yetmezmiş gibi herkes, kendi şartlarının en kötüsü olduğundan da emin. Asla tatmin olamıyor.
- Fakiri ulaşmadığından, zengini sorumluluğundan.
- İşsizi boşluktan, çalışanı yoğunluktan.
- Evlisi, evinden.
- Bekarı, yalnızlıktan.
- Çocuklusu, çocuğundan.
- Çocuksuzu anne-baba olmamaktan....Kolaysa karşındakine aksini söyle!
İnanın yazarken bile içim şişti. Yapmadığımdan değil, yüzleşmekten.
Ne kadar da sorunluyuz.
Anormal bakış açılarını o kadar kabul etmişiz ki; normal olanı uzaylı belliyoruz. "Hadi canım sende" diyerekten.
Artık bir soluklanalım.
Dışlamak yerine kabul edelim.
Biz tek yönlü bir varlık değiliz.
Sadece tek perspektiften bakarak yolumuza devam edemeyiz.
"+- kutuplar hayatın ahenklerini oluşturuyor. Negatif varsa pozitifte vardır.
Hayatımızın her aşamasında bu kutuplar görünmeyen dengeleri saklıyor."
Adeta işleyen bir saatin çarkları gibiyiz; büyük çarkın, küçük çarktan hiçbir farkı yoktur.
mekanizmadan en küçük bir dişli bile ayrılsa işleyiş bozulur.
Bize düşen bu toplumdan ayrılan bir parça gibi değil. Bir bütün olarak, ahenk içinde yaşamak.
Hayatımıza bir de buradan bakmayı deneyelim.
Belki o zaman bu kör sürükleniş biter.
Gülhanım Polat
gucaliskan@hotmail.com
Yorumlar
Yorum Gönder