Ana içeriğe atla

Sessiz çığlık: "Bakıcı dehşeti"

 Bakışlarıyla, ses tonuyla, cevaplarıyla, tepkisizlikleriyle, yüzündeki soğuk tebessümüyle, en basit bir sarılma ihtiyacını reddetmesiyle  derin yaralar açan "Bakıcı Dehşeti", çocuklarımızın  "Sessiz Çığlık"larına neden oluyor!

     Günün getirdiği şartlarla çalışmak zorunda kalan annelerin en büyük sıkıntısı; çocuğunu teslim edeceği insanı bulmak. Prezantabl, lisans sahibi, tecrübeli, evimde bakacak, oyun oynaya bilecek ,sigara içmeyen, yabancı dil bilen vs... gibi istekler ön planda görünse de;  tüm annelerin asıl istediği çocuğuna şefkat gösterebilecek, duygularına önem gösterecek birini bulmak. Maalesef bu, hiç bir görsel de bulunamayacak bir özellik. Dış görünüşü ve referansları, size en fazla tahmin hakkı kazandırır. Evinizdeki kameradan sadece fiziksel olayları takip edebilirsiniz. Evdeki atmosferin cereyanında kalan sadece çocuktur.
    Kreşlerde de aynı durum geçerli. Yakın zamanda şahit olduğum bir olay; kardeş olan iki öğretmenlerinin bağrışmaları arasında  çocuklar kreşe dönmek istemeyecek kadar korkmuşlar. Evet tartışma, bağrışma her ortamda istemesek te maruz kaldığımız durumlar. Bunlar hayatta inkar edemediğimiz gerçeklerimiz. Asıl sorun, bireysel şefkate ihtiyacı olan çocuğun böylesi durumlara  şahit olunca; sarılma ve güvende olduklarını hissettirme işinin ihmal edilmesi! Prosedür de sarılma ve güven olumlaması  olmayınca maalesef hesapta sorulamıyor.
     Kısacası ciddi bir tehlike  olan duygusal şiddet, çoğu zaman uygulayanın bile farkında olmadığı kısır bir döngü.   Muhatap çocuk olunca bunu tespit etmek  çok zor.  Ev, aile, çocuk gibi sorumlulukların yanı sıra geçimi de üstlenen  annenin, zor olsa da titiz davranması çok önemli. Ayrı kalmanın telafisini her istediğini yaparak bastırmak yerine; çocuğun geçirdiği duygusal travmaların tespitine çalışması, bakıcısının resimlerini yaptırmakla fikir edinebilmesi, sorular sorarak gün içindeki durumlardan fikir edinebilmesi bir nebzede olsa erken teşhisi kolaylaştırır.
   Mümkünse annelerin en az 0-2 yaş arasında ( bu yaşlarda çocuklarda gözlem daha zor olduğundan) kendi bakması tavsiye edilir. İleride daha fazla problem çıkartabilecek ruhsal durumların önüne geçmesi açısından ciddiyetle değerlendirilmesi gereken bir tercih olduğunu düşünüyorum....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Üzüm sirkesi

Elma sirkesini anlatıp ta üzümü geçmek olmaz  Kan yapıcı ve bağışıklık kuvvetlendirici olduğundan diyicem ama... gerçek neden komşumun annesinin ilaçsız temiz bahçesinden ikram ettiği siyah üzümü sirkeyle değerlendirmek istemem😊. Özellikle taze ve diri olanları yedikten sonra yumuşamaya yüz tutmuşları sirkeyle değerlendirmek hem israfın önüne geçiyor hemde geri dönüşümün mucizevi şifasından faydalanmış oluyorsunuz.    Fark ettim de mucize kelimesini çok sık kullanmaya başladım. Oysaki  hayatımda sürekli monotonluktan dem vururum.  Günlük rutin koşuşturmaları hızla yaptığımdan bu detayı kaçırmış olmalıyım ne büyük  bir kayıp... Meyvesinden çöpüne,  bedene uyumundan aldığın neticeye kadar mucizelerle donatılmışız ve bunu ancak birilerine yazarken fark ediyorum. Anlaşılan monoton olan hayat değil algı ve bakışlarımmış. Şahsen çok utandım .  Bu kısa iç hesaplaşmadan sonra gelelim üzüm sirkesi tarifimize. Ön hazırlıklar ve tüm aşamalar aynen elma sirkesi gibi  bir kaç küçük

Şalgam suyu

"Asrın belaları   Nereden geldiğini bilmediğin parayı kullanmak,  Doğruluğuna emin olmadığın her  söze inanmak(medya gibi..)   Ve içinde ne olduğunu bilmeden (haram-helal) yemek ve içmek."     Her şey sağlıkla başlıyor. Onun için yediklerimize ve içtiklerimize özen göstermemiz şart.   Yok boyasıydı, yok katkısıydı, yok şekeriydi derken yine bir beyin yanması.. Biz bu hallere nasıl geldik.   Aslında şaşmamalı; Anadolu gibi bereketli  topraklardan böyle vitaminsiz hastalıklı bedenlerin çıkmasına . Neticede bizim doğal olan neyimiz varsa ucuza aldılar; gelişmişlik adı altında  kimyasını bozup janjanlı ambalajlarla özendirip pahalıya sattılar. Sonra milleti bu hazır illetine bağımlı yapıp "bunlar zararlı, doğal olanı yararlı, hayatınızı geri almak istiyorsanız hayatınız verin dediler.."   Kısacası bizi aptal yerine koydular. Aklımız başımıza  geldi ama öyle şehir hayatında radikal kararlar almak düzenin gidişatına ters; üstelik hiçte kolay olmuyor. Şu z

Bilimsel olarak Nazar nedir?

  Hayatımızda en fazla kullandığımız kelimelerden biridir, nazar.   Yeni ev, yeni iş, iyi bir tahsil, güzel-yakışıklı bir eş,  güzel bir çocuk.   Bunlara sahip olmak, nazar kavramını kullanmamız için fazlasıyla yeterli.  Bilimsel kısmını küçük bir alıntıyla açıklayalım.  Nazar Nedir? Nazar halk dilinde göz değmesi, göz yakması, göz çekimi, göz istemi ve göz ışıması olarak bilinir. Arapça nazar'a isabetül ayin denilir. Nazar; bilimsel olarak, gözdeki retina kısmında bulunan ftoreseptör sinirlerinin kasılması sonucu açığa çıkan negatif ve pozitif göz akım ışınım akımına denir. İspatlanmış haliyle Nazarın 3 türlü, Alfa(sarsıcı) Beta (kırıcı,yıkıcı)  ve Gama (yakıcı) ışınları olarak, ışınım etkisi vardır. (Konumuzu ilgilendiren. Halk arasında yoğun görülen, Alfa (sarsıcı) ışını.) Nasıl oluşur? Nazarın oluşa gelmesi için nazarı vuran kişinin, nazara gelecek kişiye negatif ışın göndermesi.  Bu bilinçsiz olarak gerçekleşen bir durumdur. Nazar kesinlikle bilinçli olar